| 0 yorum ]

BİR NESİL YETİŞTİREN BAYRAK ADAM

O, başkalarının vazgeçtiği yerde başlamış, Türk Milliyetçiliği'ni aksiyon hale getirmişti. Bugün yetiştirdiği Ülkü Ocaklı gençler devleti yönetiyor, fikirleri Türk Dünyası'nda bayrak oldu.


Türk Milliyetçileri'nin büyük ve efsanevi lideri Alparslan Türkeş'i ebediyete uğurlayalı yılar oldu. Ancak onun büyük efsanevi kişiliği sağlığında olduğu gibi bugün de yaşamaktadır. Bir insanın ömre yeterli gelmiyor. Molla Cami, Mevlana için derki;'Biz ömrümüzün sonuna geldik, hala vasfının başındayız...' Bu tespit Türkeş içinde sözkonusudur.

O öylesine büyük bir liderdi ki, iktidar olmadığı halde iktidar da bulunan bir büyük devlet adamı idi. Bütün hayatı boyunca mistik bir Türk Milliyetçisi olarak yaşadı ve öylece ebediyete intikal etti. Öldüğü gün bütün Türk gençliği ayağa kalkmıştı. Cenazesi Ankara'nın gördüğü en büyük cenaze töreni idi. Karda-kışta yüzbinlerce ülkücü Türk genci sokaklarda, karlar altında, parklarda sabahı beklediler. Dualarla , tekbirlerle uğurlanmasından beridir, gençlerimizin yollarını aydınlatan bir ışık gibi aramızda bütün gerçekliği ile yaşamaktadır. Eserleri birbiri peşine basılmakta ve gençlerimize hala yol göstermektedir.

ATATÜRK VE TÜRKEŞ


Bugüne kadar Türkiyemiz' de Tüek gençliğine sahip çıkan ve onların vatana, millete faydalı büyük bir vatan evladı, birer Türk Milliyetçisi olarak yetişmelerine en büyük önem veren iki büyük lider olmuştur. Atatürk ve Türkeş. Bunlar hemen hemen hayatlarının en büyük bölümünü Türk gençlerinin yetişmesine ve onların birer büyük idealist olmasına hasretmişlerdir. Türkeş ise yeni nesillerin Türkiye'nin en karanlık ve karmaşık bir döneminde onların büyük bir milli tarih şuuru içinde yetişmeleri için nefes tüketti, zaman harcadı ve Türkiye'nin geleceğini hazırlamış oldu. Bugün Türk Ülkücüleri onun yolundadır. O'nun sağlığında Ülkü Ocakları üyeleri durumundaki Türk gençliği bugün Türkiye'nin yöneticileri durumundadırlar. Milletvekilliği, Bakanlık seviyesinde, müsteşar, genel müdürlük gibi bürokrasi mevkilerinde ülkenin yükselmesini omuzlamış durumdadırlar. Binlerce,onbinlerce Türk genci bu büyük liderin çizdiği yolda yürüyorlar. Onların çocukları ve torunları da babalarının, dedelerinin, kısaca Türkeş'in yürümektedirler. Türkiye'ye böylesine büyük bir milli hamle ve yeni bir hayat yolu çizen büyük adamlae ne kadar yazık ki kolay yetişmiyor. Büyük Türk şairi Ziya Paşa'nın bu durumdaki büyük adamlar için söyldeği bir beyit vardır. Der ki;

Beni adem haşrederek tazim dururlar adına,
Kim fedayı nefs ederse cinsinin imadına.....

Bu güzel tarif hiç şüphesiz Başbuğ Türkeş'in şahsında en güzel tarifini bulmaktadır. Öyle ki, bütün Türkiye'nin bir kaos yaşadığı bir devirde Türk gençliği -halk tabiri ile- kapanın elinde kalırken, her türlü yabancı entrikaların, ideolojilerin, eroinden beyaz kadın ticaretine kadar her şeyin okullara dahi sızdığı bir dönemde O bir havari gibi Türk gençliğine kol kanat germiştir. Türk gençlerinin bu tuzaklardan uzak durmasını sağlamıştır. Bununla da kalmayıp onlara yol göstermiş, vatanlarına, milletlerine hangi yoldan faydalı olacaklarını da işaret etmiştir. Üniversitelerimizin birer militan ocağına dönüştüğü devirlerde adeta düşmeyen bir kale gibi tek direnen bu okullarda ki Ülkücü gençlerdi. Arkalarında ise bir tek liderin gölgesi vardı; Başbuğ Alparslan Türkeş ...

O büyük gençlik hareketinde vuruldular, şehide oldular, yılmadılar,boğuştular, bir elleri yumruk halinde dövüşürken öbür ellerinde kitap tuttular. Gece yarılarına kadar okudular, çalıştılar ve bugünleri hazırladılar. Üniversitelerimizde kızıl koministler öylesine yuvalanmışlardı ki eğer o Ülkücü gençlik hareketi olmasaydı, daha sonraki devirlerde gelen büyük müdahale hareketleri de ! geç kalmış olacaktı. Nitekim Türkiyemizin her kurtuluş hareketinin kan bedelini de Türk milliyetçileri ödediği gibi, bu son kurtuluş hareketinin çilesini ve kan bedelini Türkeş'in yetiştirdiği Ülkücü Türk gençliği ödemiştir. Bu son büyük çilenin en büyük bedelini ödeyenlerden birisi de Türkeş olmuştur. BU onun son büyük çilesi olmuştur. On yıl sonra yeniden tarih sahnesinde görüldüğünde eski ülkücülerin yanında onların takipçisi bir genç Ülkücü nesli de hazır durumda bulmuştur. Yeniden bıraktığı yerden başlıyordu.

27 MAYIS'IN HALKIN ÖNÜNE ÇIKAN TEK LİDERİ


Türk tarihinin gördüğü en büyük yıkımlardan birisini teşkil eden ve Türkiyemizde de bir ihtilaller darbeler devrini açan 27 mayısın mensubu olanlardan yalnızca bir tek kişi, Alparslan Türkeş alnı açık olarak milletin karşına çıkmak yiğitliğini gösterebilmiştir. Diğerlerinden böyle bir babayiğitliği görmedik. Mertçe erkekçe partisini teşkilatlandırarak demokrasinin ve Türkiye'nin yaşaması için iktidara talip olmuştur. Öylesine büyük bir efsane misyonu kazanmıştır ki, ölümü fikirlerini iktidara taşımıştır. Bugün Türkiyemizin yöneticilerinin büyük bir bölümü onun zamanında yetişmiş Ülkü Ocaklılardır.

TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNİ AKSİYON HALİNE GETİRDİ


Partisinin teşkilatlanıp hareketlendiği dönemde Türkiye de en çok horlanan inançlar arasında Türk Milliyetçiliği fikri geliyordu. Hiçbir yerde Türk'ten ve Türk milliyetçiliğinden söz edilmiyordu . İşte tam ozaman da bir lider ortaya çıkıyor ve Türk Milliyetçiliğine eğilimleriyle sahip çıkıyordu. Plevne savunmasına katılan bir İngiliz subayı olan ve hatıraları Türkiye de de yayınlanan Herbert , plevne savunmasının ne kadar zor şartlar altında başarıldığını vurgularken Türk karakterini şu satırla çizer:' Türkler müdafaya başkalarının vazgeçtiği terde başlar..' Türkeş'in de yaptığı bu idi. Seksen yıllık hayatı boyunca Türk milletinin hayrına ve Türkiye'nin geleceğine karşı yapılması gereken ne lazımsa onu seçmiş, o yolda fani hayatını tamamlamıştır. İçinde yaşadığımız günler onu ölümünde yıldönümüdür. Türk milletinden, Türk gençliğinden ve bütün Türk ülkücülerinden ona minnet ve şükranlar yağmaktadır. Yattığı yer cennet....


0 yorum

Yorum Gönder